Merhaba;
Küçüklükten beri özellikle kız çocuklarına öğretilen “Biraz
geride dur_ Oturmana kalkmana dikkat et_ Önce eşin konuşsun, onun önüne geçme.
Hizmet et, itaat et. Et de et.
Bu yüzden kadınlarımız kendine güvenmeden büyüyor. Eksik
kalıyor. Bu eksiklik ile çocuk yetiştiriliyor. Sonra yine kendine güvenmeyen
pısırık ya da bu duygularını bastırmak için şiddete başvuran adamlar yetişmiş
oluyor.
Bunun adı geçen haftada yazdığım gibi Öğrenilmiş
çaresizlik.
Cam tavan sendromu vardır bilmem bilir misiniz? Hemen
anlatalım.
Birkaç pireyi 30 cm yüksekliğinde cam fanus içine
bırakılır. Fonusun üstüne cam, zemine metal yerleştirilir. Sonra metal
ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplamaya başlar. Ama her defasında
üstteki cama çarpıp geri düşerler. Bu uzun süre devam eder. Engelin ne olduğunu
anlamadıkları için zıpladıklarında hep kafalarını cama çarparlar. Bu aşamada
üsteki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte,30
cm zıplar. Daha fazlasına cesaret edemezler. Kafalarını vura vura öğrenirler.
Kaçmaya çalışmazlar. Çünkü; engel artık zihinlerindedir. İşte buna cam sendromu
yani öğrenilmiş çaresizlik diyoruz.
Bizim de hayatımızda kafamıza vurula vurula öğrendiğimiz
şeyler var. Gelişimimizi engelleyen iki tür engel vardır.
Dış engeller – İç engeller
Pirelerin üstlerindeki cam dış engel ama daha fazla
zıplayıp, başaramayacaklarını düşünecekleri İç engel.
Yani etrafımızdaki insanların “sen yapamazsın! “ “ Beceremezsin” “ Bundan adam olmaz” gibi
sözleri bize küçükken çaresizliği, güvensizliği öğretiyor.
İşte burada kitaplar ya da aldığımız eğitimler devreye
giriyor. Biz kendimizi geliştireceğiz ki yetiştirdiğimiz çocuklar ayakların
üstünde durabilsin. Kendini ezdirmesin ve o da bu şekilde çocuk yetiştirsin.
Daha sonra öğrenilmiş çaresizliği nasıl yok edeceğiz
bahsederiz.
Öz güvenli günler diliyorum.
Kendinize iyi davranın.
Yorumlar
Yorum Gönder