Merhaba;

Geçen gün genç bir arkadaş laf arasında kişisel gelişime inanmadığını söyledi. “Hayal satıyorlar, insanın içinden gelir, neysen osundur” dedi.

Tohumu ektin, geçtin karşısına, ellerini koydun yanaklarına bakıyorsun. Neye? Kendi kendine büyüsün diye. Büyüyor mu? Suyunu vermezsen, gübre desteklemezsen, gerekli güneşi almazsa nasıl büyüyecek? Peki ya hava şartları. Onu şiddetli yağmurda, karda, doluda koruyamadığında ne olacak ona?

İnsanda tohum gibidir. Doğuyorsun, ailen seni yedirip içiriyor. Hadi sevgi ile de besledi. Ya hayatın kendisi. Seni mi bekliyor? “Yaşasın falanca doğdu, canımız o bizim” 😊

Sen köşe yastığı gibi durup, yaprak gibi rüzgâr akışına bırakınca kendini yaşamış olmuyorsun. Hayat sana bir tokat atar, hadi kalktın. Bir daha atar sonra dersin ki; “çok zor hayat, depresan ilaçları arkadaşım, psikologlar yoldaşım”

Kendini zamana uygun geliştirmenin nesi kötü? A’ dan başladık, Z’ ye kadar geldik kuşaklarda. Biz nasıl iletişim kuracağız sonraki nesille. Doğuruyoruz, sorun yok da gelişmiyoruz, sorun burada. Tembel ve kendimize inançsız bir milletiniz. Zora gelince aslan kesiliyoruz ama rahatken yatmayı seviyoruz. Kendinle ilgilenmek bu kadar mı zor ya da anlaşılmaz.

Dünyada her şey, her varlık çok önemli. Doğa, hayvanlar, insanlar. Canlı, cansız her şey. Ama baktığın zaman dünyayı yöneten insan. Zamanı da durduramıyorsun, teknolojinin gelişimini de. Peki her şey gelişebilirken – ki beyin konusunu işlerken gördük. Geliştirebilen mekanizma beyin, biz niye yerimizde sayıyoruz. Bizden önceki nesil (babalar, dedeler) “bizim zamanımızda böyle değildi” dedi diye niye duruyoruz.



Çünkü; sizin zamanınızda değiliz. 1978 yılındaki teknoloji ile 2021 teknolojisi bir mi? Arada dağlar kadar fark var. Biz kitap çocuklarıyız. Bizden sonraki nesil televizyon çocukları, ondan sonraki bilgisayar, bir sonraki notebook, telefon, tablet derken teknoloji her yerimizi sarıyor. Nesil bambaşka enerjilerle, aletlerle, insan iletişimiyle. Nasıl değişmesin. Değişenle ile sen yerinde sayarken, nasıl iletişim kuracaksın.

Adı üstünde kişisel gelişim. Pollyana olmak değil, hayatın gerçeklerini göğsümüzde yumuşatmak. Sert bir pas geliyor, direkt kafa atmayalım ya da çekilip gol yemeği beklemeyelim. Göğsümüzde yumuşatalım, çözüm üretelim. Hayata her şey çok güzel, çok mutluyum gözüyle değil de, evet zor, sorunlar var ama çözümlerini biliyorum ya da bulabilirim. Karalar bağlamama gerek yok gözüyle bakabiliriz. Bu bakış açısına da kişisel gelişimle yapabiliyoruz.

İnsanın kendini geliştirmesi için çok pahalı ya da dedikleri gibi para tuzağı kurslara gitmesi gerekmez. Kitaplarda bu işi görüyor yeter ki değişmek ve gelişmek iste.

Size birkaç tavsiye…

Mümin Sekman kitapları. Muhteşemler. Her Şey Seninle Başlar

Mark Manson – Ustalık gerektiren Kafaya Takmama Sanatı

Filmler; Can Dostum, Stajer, Patch Adams, Umudunu Kaybetme, You’ve Got Mail

Kendinize iyi davranın…

https://dostgazetesi.com/

Yorumlar

Popüler Yayınlar