Birbirine küçük, dar köprülerle bağlı 117 ada üzerine kurulu olan Venedik, 1600’lü yıllardan beri çılgın partilerin, karnavalların en büyük mekânı. Böylesi bir eğlence merkezi olması, o dönemde Venedik'i Avrupa'nın cazibe merkezlerinden biri haline getirmiş. İşte maske takma geleneği de bu zamanlardan başladı. Eğlenceye düşkün şehirde, fahişelik mesleği de cazip bir hale gelince, köprülerde müşteri arayan kadınlar, yerel halk tarafından tanınmamak için birbirine benzeyen ve hafif bir tebessüm taşıyan yaldızlı maskeler takmaya başlamışlardı. Bu dönemde maske, Venedik'in ve fahişeliğin sembolü haline geldi. Şehrin ileri gelenleri, maskelerin sayısını fark edince paniğe kapılıp maskeyi ve fahişeliği yasakladılar ancak yasa doğru düzgün uygulanamadı.
                       1800'lerde her 10 kadından 6'sı geceleri maske ile sokağa çıkıyordu. Bu durumdan ürken yöneticiler, maske takanlara kırbaç da dâhil olmak üzere çeşitli cezalar uygulamaya başladılar. Ardından yasa biraz yumuşadı ve bu kez dini olmayan festivallerde maske takılabileceği duyuruldu. İşte o günden bu yana eski bir pagan festivali olan Bahar Festivali, Venedik sokaklarında kutlanmaya devam ediyor.





Yorumlar

Popüler Yayınlar